E-Posta:   Şifre:  
 Üye Ol  -  Şifremi Unuttum
Dark Side of the Moon – Dedegöl
11.01.2021
Facebook Google+

“Sun is the same in a relative way, but you’re older”
                            — Time, Dark Side of the Moon, Pink Floyd

Dedegöl’deyiz. Uğur (Alkan)’la Kaynaklar’dan buraya gelip, 10 gün kalıp iliklerimize kadar tırmandığımız 2006 yılından bu zamana 14 yıl olmuş. Biraz daha yaşlı, ama biraz daha tecrübeli. Biraz daha olgun, ama yine oldukça hevesli, başarmayı da başaramamayı da göze almış bir şekilde buradayız…


Kuzu Kulağı Yaylası

Sarı Abız kulesi ve rota hattı

9 Ekim 2020 Cuma sabahı 6.00’da Ankara’dan yola çıktık. Aslında niyetimiz öğlen burada olup, Üç Amaç kulelerine giderek rotaya girmeden bir gün önce hafif tırmanışlar yapmaktı. Fakat geldiğimizde ortam aşırı rüzgarlıydı. Rüzgarın verdiği moral bozukluğu ile kampı nereye kuracağımız konusunda bir saat civarı kararsız bir şekilde ortalıkta gezindikten sonra çadırların rüzgardan patlamasını göze alarak kampı şenlikte kullanılan ortak alanın yanında kurduk. Sonrasında ise yapabildiğimiz tek şey akşamüstüne doğru rotanın dibine ekspres, ip ve su bırakmak oldu. Rüzgar kayanın dibinde nispeten azalsa da, tırmanışı etkileyecek kadar vardı. Ayrıca havanın ne kadar erken karardığını görünce ertesi gün karanlıkta inme olasılığımızın oldukça yüksek olduğunun bir kez daha farkına vardık.

Ankara’dan Erkin (Çakmak), eşi Derya, kızı Surya, Ece (Saraoğlu), Ayşe (Orhan), Uğur ve ben, kalabalık bir ekip halinde oradaydık. Alper (Kabran) ve Fatma (Başoğlu Kabran) da İzmir’den geldiler.

Bu tırmanışta baştan beri planımız kilit ip boyları olan birinci, ikinci ve dördüncü ip boylarını tüm ekip olarak lider tırmanmaktı. Bundan dolayı normalden fazla zamana ihtiyacımız olacaktı. Ayrıca rotaya Erkin’le birlikte 3 kişilik bir ekip olarak girmeyi planlıyorduk. Kafamızda hesapları yapmıştık. Bu hesaba göre, yaklaşık toplam 10 saatte çıkıp inebilirdik. 4 saatte kilit ip boyları olan 3 ip boyunu tırmansak, sonrasındaki 5 ip boyunu da 4 saatte tırmansak, 8 saat tırmanış. 2 saatte de insek, toplam 10 saat. Sabah 5.00’te uyanıp 7.00’de rotaya girersek, akşam 17.00’de biter. Biraz geç kalsak bile, en azından rotayı aydınlıkta tırmanabilirdik. Hesaplar biraz yanlışmış, sonra anlayacaktık…

Erkin’in rotaya daha önce girmiş olması da bir avantaj olacaktı. Fakat akşam Ankara’dan geldiğinde “3 kişi çok uzun süreceği için ben gelmeyim, siz 2 kişi devam edin” dedi. Ayrıca tek iple üç kişi tırmanışın nasıl olacağı konusunda kafamıza tam olarak oturmayan noktalar olduğu için 2 kişi girmenin daha mantıklı olduğuna karar verdik. Bu durumda biz de çıkış saatini 7.00’de çıkacak şekilde bir saat kadar ileriye aldık. Ertesi sabah hava yine rüzgarlı ve soğuktu. 6.00’da uyandık, fakat çıkışımız, yol üzerindeki büyük kaya bloğunda ısınmamız, vs. derken rotaya ancak 9.00’da girebildik. Aslında bu da bir gösterge belki de. Dedegöl’de rotaya giriş saati için uyanma saatinden 2 değil de, 2 buçuk - 3 saat sonrasına bir plan yapmak daha gerçekçi olabilir.


 

 

Birinci ip boyu (30 metre, VIII): Rotanın dibinde önceleri yaptığımız gibi yaş-kuru attık, ilk girme sırası bana geldi. İlk ip boyu 8 derece. Başında bir yerde oldukça zorlandım, ayağımı kafamın hizasına kadar çekerek iyice açmam gerekti, ama çözümüm bir şekilde çalıştı ve orayı düşmeden geçmeyi başardım. Uğur burayı daha mantıklı ayaklar kullanarak daha doğal bir hamle serisi ile geçti. Sonrasında pozitif yüzeyde, oldukça açık bolt araları ile VII derece civarı zorlukta tırmanışla bir başka kilide geldim. Klipten sonra sağ el ile bir yan tutuşu sıkıp ayakları yükselterek piyaz (layback) tarzında hamleler ile orayı da geçtim. Sonrası çok daha kolaydı, birkaç bolt sonra istasyondaydım. Güzel başlamıştık. Bu ip boyunda malzeme atmadık. Atacak pek bir yer de yok gibiydi.

Sonrasında ben spor rotadan iner gibi indim, aynı ip boyuna Uğur da lider girdi ve ilk denemede çıktı. Daha sonra ben bu ip boyunu yumarlayarak Uğur’un yanına geldim. Beni en çok düşündüren bu ip boyuydu, çünkü hiçbir zaman sabahın bu saatinde VIII derece ile ısınmıyoruz. İkimiz de bu ipi sorunsuz geçtiğimiz için hem motivasyonumuz yükseldi hem de ısındık, motorlar açıldı…

İkinci ip boyu (30-35 metre, IX-):
Sıra IX- olan asıl kilit ip boyuna geldi. Şansım iyiydi. Sağa traversten hemen sonra başlayan kısa kilidi geçtim. Bu ip boyunun en zor hamleleri buradakiler. Sonrasında da biraz yorucu gitse de traversten hemen sonraki hamleler zorluğu belirliyor. Apo ve Can’ın videosunda 1 gördüğüm bazı hamleler çok yardımcı oldu ve böylece bu ipi de “flash” olarak tırmandım. Uğur da yine aynı şekilde bu ipi tırmandı. İşler gayet yolundaydı.

Üçüncü ip boyu (30 metre, VI+):
Burada malzeme kullanmadık. Erkin ve Zorbey notlarında bir tane malzeme kullanıldığını yazmıştı. İlk ip boyuna benzer bir tırmanış, daha kolay versiyonu. Yine pozitif yüzeyde biraz açık bolt araları ile bir önceki bolta bakmamaya çalışarak tırmandım :)


2. ip boyu: Uğur kilit hamleye girerken (Foto: Alper Kocataş)

2. ip boyu: Kilit hamle sonrası tırmanış, Uğur A. (Foto: Alper Kocataş)

3. ip boyunda tırmanış, Alper K. (Foto: Ece Sarıoğlu)

Dördüncü ip boyu (35 metre, VII+/VIII-):
Dördüncü ip boyuna ilk Uğur girdi. İlk denemede biraz çözüm eksikliği ve tutamakların net olmayışından dolayı 3. bolt civarında düştü. 5 dk dinlenip tekrar girdi fakat bu sefer de dinlenme eksikliğinden olsa gerek, yine olmadı. Daha sonra Uğur’dan aldığım çözümlerle ben denedim ve bu ip boyunu tırmandım. İstasyona yakın pozitif dihedralde bolt yok, üst üste BD Camalot 0.75 numara yaylı takoz ve bir küçüğünü attım. Benden sonra Uğur da bu ip boyunu tekrar deneyerek temiz tırmandı. Uğur yukarıdaki çatlakta sadece 0.75 numara yaylı takozu atarak geçti. Bu çatlaktan sonra istasyona doğru kolay bir tırmanış var. Bu ip boyu, derecesi VII+/VIII- olsa da, aşağıdaki ip boylarından sonra bir hayli yorgunluk biriktiği için zorluyor. Kilidi başında, negatifimsi bir çatlak/dihedral ile başlıyor ve bu zorluğu geçtikten sonra da biraz yorucu devam ediyor. Hafife almamak lazım.

Buraya kadar olan tırmanışta böylece VIII derece, IX- ve VII+/VIII- olan üç ip boyunu her ikimiz de lider tırmanmış olduk. Bundan sonraki ip boylarında dönüşümlü olarak sadece birimiz lider tırmandık. İp boylarına ikinci lider giren kişi ekspresler takılı olarak tırmandı, fakat ilk lider giden kişi malzeme attıysa, malzemeler söküldü ve ikinci tırmanan kendi malzemesini yerleştirdi.

Beşinci ip boyu (40 metre, VI+):
Beşinci ip boyunda VI+ derecelik bir tırmanış var. Ne el sıkıştırabildiğiniz ne de tam olarak içine girebildiğiniz geniş çatlak (offwidth) tırmanışları burada başlıyor. Burayı Uğur lider gitti. Buranın özellikle başlarında birkaç malzeme attı. Örneğin, sarı 2 numara BD Camalot ve 10 numara BD takoz. Sanırım bu ipte tam seti yanına almak mantıklı. Uğur’un bu ipteki geniş çatlaklarda verdiği savaşın sonucunda bu ipi artçının çanta ile tırmanmasının pratik olmayacağına karar verdik. Ben yumarlayarak çıktım.


4. ip boyu: Alper kilide girerken

4.ip boyu: Uğur kilidi geçmek üzere

5. ip boyu, Uğur

Altıncı ip (25 metre, IV):
4 derece civarı. Önceki ipi yumarlamaktan dolayı son derece yorgun olduğum için burayı da Uğur lider gitti, sonrasında çanta ile tırmanarak artçı geldim. Yumara göre çok daha kolay oldu.

Yedinci ip (25 metre, VII):
VII derece civarı, fakat çok bulmacalı bir tırmanış. Malzeme olanağı yok gibi. Sadece başında bir takoz attım. Baca gibi başlıyor, sonradan dihedral gibi devam ediyor fakat dihedralin iki yanındaki yüzeyde tutamaklar eksik olduğu için mecburen geniş çatlağa giriliyor, çünkü bolt araları oldukça açık ve yüzeyden tırmanırken düşülürse düşüş uzun olabilir. Bu yüzden acı çekmeyi göze alıp kendimi çatlağın içine verdim ve oradan peristaltik vücut kasılmaları ile dakikada 10 cm hızla bir sonraki bolta yükselmeye çalıştım.

Uğur’un deyimiyle, bu ve iki önceki ip boyundaki yaptığımız bir tırmanış değil, adeta kaya ile güreşiyoruz. Bu da aslında beşinci ip boyunun bir benzeri, bir tık daha zoru diyelim. Çatlaktayken kıçım sağ tarafta, yüzüm sol tarafa dönük... Bir yerde artık çatlaktan çıkmam gerekiyor ve burada solda çok güzel bir yaprak/kenar tarzı bir tutamağı yoklayarak uzanmaya çalışıyorum. Biraz yükseldikten sonra uzandım, sol ayağı yüzeyde belirsiz bir şeylere yüksek basarak sol elimde tuttuğum tutamaktan kendimi sola doğru çekerek iki elimi de yüzeye almayı başardım. Bundan sonra dihedralin iki tarafına baca şeklinde basmak ve yüzeyden tırmanmak daha kolay. İp boyunun sonunda da hafif bir bulmaca var: çatlağın bittiği yerde otlar ve tıkaç bir taş var, ama dihedralde bacakları aça aça geldiğiniz için oraya girmeniz zor. Bunun yerine tırmanmaya devam ediyorsunuz ve o tıkaç kayanın ve çatlağın bittiği yerin yaklaşık bir iki metre üstünden içeri geçerek istasyona doğru daha rahat gidebiliyorsunuz. Bu ip boyunu Uğur yumarlayarak geldi, zira burada da çanta ile tırmanmak zor.

Sekizinci ip (40 metre, VI-):
Uğur bu ip boyunun başlarında bir tane yaylı takoz yerleştirdi. Onun dışında boltları kullandı. İp boyunun altından bir sonraki bolt görünmüyor, ama aslında çok uzakta değil. Orada bolt görülemediği için acaba soldaki kulvarlardan mı, yoksa sağdaki belirgin dihedral kulvardan mı gidilecek diye bir kararsızlık yaşanıyor. Rota sağdaki kulvardan gidiyor. İstasyonun birkaç metre üstündeki seti geçip üstüne çıkınca bolt görülebiliyor.

Bu ip boyunda çürüklük var. Özellikle sonuna doğru, tutulan şeylere çok dikkat etmek gerekiyor. Artçı giderken gördüğüm kadarıyla, bazı taşlar öylece orada duruyorlar. İp boyunun bittiği yerde ise rotanın en son tutamağı, iki yüzey arasında kaya ile bağlantısı sağlam mı belli olmayan tıkaç gibi bir kaya. Bu kayanın kopması durumunda kayayı kucaklayarak sevimsiz bir lider düşüş olmaması için Öztürk (Kayıkçı) rotayı açarken istasyondan yaklaşık 1 metre önce sağlam sağ yüzeye bir bolt çakmış. Önce bu boltun istasyona bu kadar yakın olduğunu görünce şaşırdım, fakat istasyona gitmek için o kayayı tutmam gerektiğini anlayınca Öztürk’ün ne düşündüğünü anladım. Buna benzer bir durumu rotanın ilk girişinde de yaşadık aslında. Emniyet aldığımız setten aşağı uçmayalım diye bir perlonu rotanın başındaki babaya dolamaya çalışırken rotanın girişinde yerden 30 cm yukarıda bir bolt olduğunu gördük. Minnettarız :)


8. ip boyu sonu

Zirve

Ara ip boylarında bazı pasajlarda oldukça uzun olan bolt araları Cimbar’daki Fransız rotalarını andırsa da, genel olarak tırmanış becerisi olarak VII derecede düşme olasılığı çok az olan bir ekibin rotayı güvenli bir şekilde tırmanabileceğini düşünüyorum. Yani bu rotaya zorunlu (obligatory) derece verecek olsam, güvenli tarafta kalmak için VII (6b) derece derdim sanırım. Bunun dışında VIII, IX- ve VII+/VIII- olan ip boylarında zor hamleler uygun bolt pozisyonları ile oldukça başarılı bir şekilde korunmuş durumda. Yani oralarda psikolojik savaş vermeden limitinize kadar zorlayabiliyorsunuz. IX- olan ip boyu için belki VIII+/IX- de denilebilir, ama yine de bu rota için her ikimiz de oldukça iyi hazırlandık ve odaklandık. Her ikimiz de şu anda bazı IX- zorluğundaki rotaları “flash” tırmanabilecek düzeyde olduğumuz için derece hakkında kesin bir yargıda bulunmasak daha iyi olabilir.

Rotanın tepesine vardığımızda saat 17.50 olmuştu. Rota kulenin zirvesine kadar çıkıyor. Oradan pozitif yüzeylerde kolay bir yürüyüş/tırmanış ile kulenin ana zirvesine gitmek de mümkün.

Son 4 ip boyunda iniş için mağaracı karabini yerine sanayi tipi karabinler var. Bunlardan inerken ayrı bir prusik ile ipi bolta yedekledik. Sonraki ip boylarında mağaracı vardı, direkt onlardan indik.

İp inişi yaparken istasyonda kalan kişi diğer bolttan bir ekspres uzatarak ilk inen kişinin ipini yedekledi. İnilen boltta bir problem olması olasılığına karşı güzel bir uygulama. Bunu önceki rotalarda yapıyor muyduk, hatırlamıyorum. Uğur’dan öğrendiğim güzel bir uygulama.

İniş aletlerimizi 60 cm’lik perlonları çift kat yapıp, göbek bağı gibi koşumun emniyet halkasına girerek biraz uzattık. Bu şekilde bacak halkasına bağladığımız pürsiklerimiz iniş aletinin içine girmedi ve rahat bir şekilde inebildik.

Genel olarak ip çekmeler sorunsuz oldu. İp herhangi bir şeye takılmadan geldi.

Özellikle dördüncü ve ikinci ip boylarında iniş yaparken sola doğru çok travers var. Biraz negatiflik olduğu için traversi kayanın üzerinde sağa-sola yürüyerek dengelemek zor. Bu yüzden ilk inen kişi bazı boltlara ekspres takıp iki ipi de ekspresten geçirdi. Daha sonra inen kişi ise bu ekspresleri söke söke indi. Son ekspreslere doğru pandül iyice arttığı için, aşağıdaki kişi ipi emniyete girdi. Bu şekilde inen kişi son ekspresi söktükten sonra ona yavaş yavaş ip verdi ve onun sağa doğru salınmasını sağladı. İkinci kişi istasyon hizasına gelince de onu sola doğru çekti. Burada ilk inen kişinin ipleri istasyona sabitlemesi çok kritik, şayet traversten dolayı ipleri bir kaybederse, ikinci inen kişi istasyona tekrar dönmek konusunda baya zorlanabilir.

Beşinci ip boyunun uzunluğu Erkin ve Zorbey’in tırmanışında 2 yanlış yazılmış görünüyor. 25-30 m denilmiş fakat 80 m’lik ip ile iniş yapıldığında, ipin esnemesi dahil, sadece 1.5-2 metre civarı inecek kadar ip kalıyor. Bu ipi 40 m olarak düşünmek daha doğru gibi.

En son ip boyunda neredeyse rotanın başladığı setin dibine kadar inebiliyorsunuz. Bu güzel.

Yumar hakkında
Artçı olarak gelirken, çanta sırtta yumarlamak çok zorladı ve yorucu oldu. Bunun ekonomik bir yolunu bulmamız lazım. Sanırım çanta geriye çektiği için ekstra zorladı. Belki de çantayı sırtta değil, ayrı bir yerde taşımanın yolunu aramak lazım. 7. ip boyunu giderken hayatımda hiç kramp girmeyen yerlerime kramp girmeye başladı. Sanırım bunda yumarın etkisi büyük, bir de yanımıza tuzlu bir şey almayışımızın belki. Ayrıca işin içinde yumar olunca, tırmanış ayakkabısı yerine normal ayakkabı olsa çok çok daha iyi olurdu. Çünkü yepyeni tırmanış ayakkabımı defalarca kayaya sürterek, çarparak baya eskittim. Buna da bir çözüm düşünmek lazım.

Su tüketimi hakkında
Rotaya girerken yanımıza 3 litre su aldık. Aşağıda da bol bol içtik. Rotanın ilk yarısı gölge, rüzgarlı ve soğuk geçtiği için suların çoğunu nasıl olsa çok içmek gerekmez diye bitirdik. Bol bol çiş yaptık :) Dolayısıyla rotanın ikinci yarısına ve inişine pek suyumuz kalmadı ancak kaza, vs. ihtimaline karşı biraz bıraksak iyi olurdu aslında.

Kramplar hakkında
Yanımıza bir sürü tatlı yiyecek almışız, ama tuzlu hiçbir şey yok. Rotanın ikinci yarısından itibaren yaşanan kramp sorunları bununla ilintili olabilir diye düşünüyorum. Bir de sabah kahvaltımızda da tuzlu bir şeyler yememiştik; müsli, meyve, yoğurt ve bir-iki haşlanmış yumurta.

Üşüyen ayaklar hakkında
Rotadan ineceğimiz için yanımıza ayakkabı almadık ama neyse ki çorap almayı akıl etmiştik. İstasyonlarda ayağımıza çorapları geçirip üstüne de tırmanış ayakkabısını giymeden topuğuna basarak durunca ayaklar oldukça sıcak kalabildi. Bir de yanımda çok ince bir polar eldiven vardı. Emniyet alırken onu giydim, bu şekilde eller sıcak kalabildi.

Tırmanış süresi hakkında
9 saat oldukça uzun bir süre. Daha nasıl hızlandırabileceğimizi çalışmamız lazım. Ama 3 ip boyunu her ikimiz de lider gittiğimiz için sanki 8 değil de 11 ip boylu bir rota çıkmış gibi düşünmek lazım belki de. Gerçi 3 kişi girseydik ne olurdu, bilemiyorum. Muhtemelen tırmanmaya 9.00’da değil de 8.00’de başlardık, zirveye de 6.00 değil, 7.00 civarında varırdık. Yani bence olurdu her halükarda. Nasıl olsa karanlıkta indik yine… En fazla kampa biraz daha geç dönerdik sanırım.

Ama asıl önemli olan, 3 kişi olunca daha fazla güvenlik için tek ip yerine çift ip daha mantıklı olurdu. Bu açıdan da bakılınca rotaya 3 kişi tek bir iple girmemek isabet olmuş da olabilir. Çünkü her an bir kişinin ipte olmaması gerekecekti. Öte yandan, çift ipi yumarlamak ne kadar mantıklı olurdu? Çünkü ip esnedikçe yumarlamak zorlaşacak ve ipe verilen zarar da artacak. İşin ucunda yumar yoksa, çift ip ve 3 kişi formülü daha basit çalışabilir. O durumda da geniş çatlaklarda ekspresleri boğarız herhalde artçı gelirken... Bir taraftan da, 3 kişi olunduğunda artçıların çantaları daha küçük olacağı için yumar yerine tırmanarak artçı gitmek daha mantıklı olabilir.

Kampa vardığımızda saat neredeyse 22.00 olmuştu. Aslında rotadan 20.30’da indik, fakat rotanın altında da yarım saat dinlendik ve bir şeyler yedik. Geri dönüş yolu karanlıkta oldukça uzun sürdü.

Rotanın tırmanıştan önce ve sonraki psikolojik etkileri hakkında
Geçen yaz şenlikte oldukça plansız ve hazırlıksız olarak buraya geldiğimizde 6b - 6c arasında rotalara girmiştik ve 6b’den daha yüksek hiçbir ip boyunu da lider gitmemiştim. O zamanki kabiliyetim ve gücüm sınırında Erkin ile oldukça güzel tırmanışlar yapmıştık.

Uğur ise yine bir istikrarlılık abidesi olarak Alper Kabran ile birlikte 7b zorluğundaki Butterfly Project rotasını ilk görüşte çıkmıştı. Yaklaşık 6 yıl ara verdikten sonra tekrar tırmanmaya başlamak ve Uğur’la birlikte Dark Side of the Moon’a girebilecek seviyeye gelmek için birkaç parmak sakatlamam ve aynı tırmanmak gibi antrenman yapmayı da tekrar baştan öğrenmem gerekti.

Dedegöl şenliğinde yıllardır görmediğim tırmanış arkadaşlarımın pozitif enerjisi ve beni tekrar aralarında görmekten duydukları sevinci ifade edişleri sanırım bu süreçte ihtiyacım olan motivasyon ve enerjinin büyük bir kısmını sağlamış olmalı. Halen de bu rota için hazır olup olmadığım konusunda kafamda türlü türlü soru işaretleri vardı. Sonuç olarak alpin spor tarzında bu zamana kadar çıktığım en zor rota olarak notlarımda yerini alan bu tırmanış benim için çok önemliydi. Başarmak için çok şeyin bir araya gelmesi şart. Hayat boyu biriktirdiğiniz arkadaşlar, gerektiğinde bastırılabilen ego, halen yaşıyor olmanın ve orda olmanın önemini anlayabilmek, hayata karşı ve kendine karşı dürüst olabilmek, antrenmanla güçlenmek, ama sonuç olarak en güçlü tırmanış kasının kafatasının içinde olduğunu unutmamak… Tüm bunlar aynı zamanda hayatın yumruğunu yedikten sonra tekrar ayağa kalkmak için gerekenlerden bazıları olsa gerek. Çünkü biliyorum ki hayat sadece güneşli ve gökkuşağı olan günlerden oluşmuyor…


“Let me tell you something you already know. The world ain't all sunshine and rainbows. It's a very mean and nasty place and I don't care how tough you are it will beat you to your knees and keep you there permanently if you let it. You, me, or nobody is gonna hit as hard as life. But it ain't about how hard ya hit. It's about how hard you can get hit and keep moving forward. How much you can take and keep moving forward. That's how winning is done!” - Sylvester Stallone, Rocky Balboa

“All that is now, all that is gone, and all that's to come, and everything under the Sun is in tune, but the Sun is eclipsed by the Moon.” - Eclipse, Dark Side of the Moon, Pink Floyd

Rotada olduğumuz süre içinde gün sonuna kadar bize destek sağlayan ve rotada fotoğraflarımızı çeken Ayşe ve Ece’ye ayrıca teşekkürler.

Yazar: Alper Kocataş


Notlar:
1: Dedegöl - Dark Side Of The Moon, Yunus Polat
2: Dedegöl/Eldere/Isparta, Zorbey Aktuyun, 29 Temmuz 2014


Rota bilgileri:
1. ip: VIII, 30 metre, sadece bolt
2. ip: IX-, 30-35 metre, sadece bolt
3. ip: VI+, 30 metre, sadece bolt
4. ip: VII+/VIII-, 35 metre, bolt + 2 yaylı takoz
5. ip: VI+, 40 metre, bolt + birkaç takoz ve yaylı takoz
6. ip: IV, 25 metre, sadece bolt
7. ip: VII, 25 metre, bolt + 1 takoz
8. ip: VI-, 40 metre, bolt + 1 yaylı takoz

Malzeme listesi:
• 80 metrelik Simond 9.5 mm tam ip
• BD Camalot yaylı takoz seti, aldığımız en büyük yaylı takoz no.3
• BD takoz seti, setin en büyük 2 takozu hariç
• 15 ekspres; 5 tanesi uzun, 5 tanesi orta uzun (20 cm), 5 tanesi de kısa
• 2 tane 120 cm, 3 tane 60 cm perlon bant
• Nutkey
• İniş için pürsik
• 1 yumar
• 1 gri gri ve kilitli karabina (lider emniyeti için)
• 1 Petzl Reverso ve yanında 2 kilitli (artçı emniyeti için)
• 1 ATC ve HMS (iniş için)
• 4 civarı kilitli karabina (1’er adet emniyet kilitlisi hariç)

Yiyecek:
• 4 adet müsli bar
• 4 adet ev yapımı protein bar (fıstık ezmesi, bal, protein tozu ve yulaf gevreği)
• 3 litre su (Nalgene)
• 1 paket bisküvi (bunu yemedik)

Kıyafet:
• 1 kaz tüyü mont (emniyetçi için)
• 2 ince polar
• 2 yağmurluk
• 2 bere
• Eldiven
• Çorap

Diğer:
• Bir tane çakı
• 2 cep telefonu
• İlk yardım çantası




Ankara: Dagh Dash - Kızılay (312) 230 3310, Dost Kitabevi - Kızılay (312) 425 2464, K2 Outdoor - Kızılay (312) 425 5822, Bursa: Doğa Spor - Heykel (224) 223 6995, Patika Outdoor - Osmangazi (224) 221 1090, İstanbul: Adventure Republic - Kızıltoprak (216) 346 4164, Adrenalin - Karaköy (212) 293 1530, Adrenalin - Beşiktaş (212) 260 6002, Atlas Outdoor - Karaköy (212) 252 3282, Boulderhane - Taksim, Boulderistanbul - Kadıköy, K2 Outdoor - Kadıköy (216) 336 3635, Kanyon - Beşiktaş (212) 261 8961, Kutup Ayısı - Beyoğlu (212) 252 4349, Swat Outdoor - Kadıköy (216) 418 6670 İzmir: Dağ Evi - Alsancak (232) 465 0016, Küçük Duvar - Bayraklı (232) 344 4022, Trabzon: Bilginler Outdoor (462) 321 1633, Olgun Çağlar (541) 235 5550.
TAKOZ Teknik Tırmanış Dergisi UYARI: Bu web sitesinde anlatılan etkinlikler, oldukça ciddi yaralanma hatta ölüm riski taşımaktadır. Yeterli teknik ve mental seviyeye ulaşmadan kesinlikle böylesi etkinlikleri gerçekleştirmeyiniz. Bu tür riskleri üstlenmek, öncesinde yeterli fiziksel ve teknik birikimi ve deneyimi gerektirir. Bu web sitesinn in içeriği, benzer etkinliklerde oluşacak olası kazalar için herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Yayınlanan yazıların sorumlulukları yazarlarına aittir. Site içeriği başka web sitesi, magazin, broşür ve benzeri yayınlarda kullanılamaz.


Toplam ziyaretçi sayımız: 2.348.886